14 Ocak 2010 Perşembe

Korsan, kaliteyi artırır!

Dev müzik ve film şirketleri dosya paylaşımını engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Bunlara film oyuncuları ve şarkıcılar da zaman zaman destek veriyor. Bu insanların olduğu kadar, dosya paylaşımı yapanların da haklı olduğu konular var. Dosya paylaşımının sanatçıların gelir elde etmesine engel olabildiği söylenebilir belki ama bunu yapanlara hırsız demek de çok ağır olur.

Sinema konusunda dosya paylaşımının çok büyük bir sorun olduğunu düşündüğümü söyleyemem. Çünkü eğer bir film gerçekten güzelse, onu indirip monitörden izlemek yerine sinema salonunun atmosferinde izlemek çok daha güzel olacaktır. Bu sebeple, dosya paylaşımı günümüzde bu kadar yaygın olmasına rağmen, gerçekten hak eden filmlerin gişe hasılatları hala çok yüksek seviyelerde oluyor. Sinema sektöründe durum böyleyken, müzik sektöründe ise durum biraz daha karışık.

Büyük yatırımlar yapıp, şarkıcılarla anlaşmalara imza atan ve albüm satışından para kazanmayı hedefleyen müzik şirketleri, İnternet'in tüm dünyada yaygınlaşmasından ve dosya paylaşımından dolayı iflasın eşiğine geldiler. Aynı şekilde, bazı şarkıcılar da bu durumdan şikayetçi.

Her ne kadar bir bakıma haklı gözükseler de, müzik şirketleri ve şarkıcıların artık yeni bir döneme girildiğinin farkına varmaları gerekiyor. Artık kimse bir albüme para vermiyor ve vermeyecek. Bunu kabul etmek belki bu insanlar için zor olabilir ama gerçek bu. Bu yüzden, şarkıcıların ana gelir kaynağı olarak albüm satışlarını görmekten vazgeçmeleri gerekiyor.

Şarkıcılar dosya paylaşımını bir fırsata dönüştürebilirler. Albümü İnternet'e düşen bir şarkıcı aslında bedavadan kendi reklamını yapmış oluyor. Albüm satışıyla hiçbir zaman ulaşamayacağı sayıda kişiye İnternet sayesinde ulaşabiliyor. Tamam, belki albümün kendisinden para kazanmıyor ama bir şarkıcı için öncelik çok kişiye ulaşabilmek olmalı. Eğer çok sayıda kişiye ulaşırsa zaten bir şekilde o şarkıcı maddi gelir elde eder.

Müzik şirketleri, telif hakları savunucuları ve şarkıcılar ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar dosya paylaşımını engelleyemezler. Yasal ya da teknolojik yollarla bunu engellemenin hiçbir yolu yok. Bu artık tüm dünyanın benimsediği bir durum haline geldi ve bu alışkanlıktan geriye dönülebilmesini yani insanların para verip albüm satın almalarını sağlamak imkansız.

Bu yüzden şarkıcıların öncelikle, demin belirttiğim gibi dosya paylaşımını fırsata çevirmeleri ve sonra da farklı kazanç yolları aramaları gerek. Bunun için en büyük fırsat ise konserler. Aynı sinema sektöründe olduğu gibi, bir şarkıcı eğer gerçekten çok iyiyse, onun hayranları mutlaka onu canlı dinlemek, konser performansını görmek isteyecektir. Dosya paylaşımı ile bedavaya yaptığı reklam sayesinde konserine binlerce kişinin geldiği bir şarkıcı, hem daha çok sevilecek, hem de hatırı sayılır bir gelir elde edecektir.

Aslına bakılırsa, dosya paylaşımının hem müzik hem de sinema sanatında kaliteyi artıracağını söyleyebilirim. Kötü filmler ilgi çekmediği için kimse para verip sinemada izlemeyecek, kötü bir şarkıcıya kimse ilgi göstermeyecek. İyi olanın, kaliteli olanın değeri daha da iyi bilenecek, kötü olanlar çok daha çabuk elenecektir.

Müzik sektörü artık eski dönemin kapandığını kabul edip, dosya paylaşımını fırsata çevirmeyi öğrenmeli. Sonucu kesin mağlubiyet olan bir savaşa girip, insanları soğutmamalı. Bu değişime ayak uyduran dünyaca ünlü şarkıcılar var. Örneğin Shakira, Daily Mail gazetesine yaptığı açıklamada dosya paylaşımının kendisi için bir sorun teşkil etmediğini söyledi.

Sinema ve müzik sektörü için dosya paylaşımı konusunda çıkış yolları mevcut fakat oyun sektörü için aynı şeyi söylemek ne yazık ki güç. O konuya da başka bir sefer değiniriz.

13 Ocak 2010 Çarşamba

Ecinni tayfası da ne ki?

Ecinni Tayfası da ne demek diye sorabilirsiniz. Aslına bakarsanız ben de tam olarak ne demek olduğunu, nereden çıktığını bilmiyorum. Tek bildiğim, bu ifadeyi babaannemin kullandığı yer: “Ecinni tayfasının işleri bunlar.”

Uzun zamandır bir blog açma niyetinde olan ben, kafama yatkın bir isim bulamadığımdan bir türlü bu isteğimi yapamamıştım. Tamam, belki çok geçerli bir sebep değil, işin içinde biraz tembellik, biraz üşengeçlik, biraz da vakit bulamamak var. Ancak yine de içime sinen, tam da yazmak istediklerimi ifade eden bir isim bulmadan başlamak istemiyordum bu işe.

Kısaca kendimden bahsedeyim. Çoğunuz gibi, eğitim öğretim hayatına çook küçük yaşta atılan, şu ana kadar yaşadığı hayatın büyük bir kısmı okullarda geçmiş biriyim. Eğitim hayatımda beni tek etkileyen şey Yeşilköy 50.Yıl Anadolu Lisesi’nde geçirdiğim yedi yıldır. Bunun dışında, bu dönemin en azından “öğretim” kısmından pek fayda görmediğimi belirtmeliyim.

Üniversite olayına hazırlanırken de, okurken de, bitirdikten sonra da, hep kafamda “ben bir şekilde standart bir insan olmamalıyım” düşüncesi vardı. Biraz ukalalık gibi gelebilir sizlere bu laflar. Standart insandan kastım, “Okul oku, bitir, askere git, düzgün, herkesin kabul edeceği, takım elbiseli bir iş bul, evlen, çocuk yap, çalış” şeklinde bir hayat yaşamaktı. Bu sıralamanın ilk üçünü yapmış durumdayım fakat, dörüdüncüsünü yapmamak için büyük inat ettim.

Biraz şans faktörü ile teknoloji ve oyun yazarlığı işinin içinde buldum bir anda kendimi. Yaklaşık 2 senedir de bu işle tam zamanlı olarak ilgileniyorum. Kıyısından Merlin’in Kazanı, sonra EGM ve PC Magazine derken, kısa bir Techno-Labs döneminden sonra, şu sıralarda ShiftDelete.Net bünyesinde mutlu mesut çalışıyorum.

Tüm bunların dışında, zor sinirlenen, zor üzülen, zor seven, zor bağlanan, zor beğenen, fakat tüm bunlara rağmen kolay mutlu ve memnun olan ve gülen bir insan olarak kendimi tanımlayabilirim

Kısaca dedim ama baya uzun oldu kendimi tanıtmam. Blog konusunda çok tecrübeli değilim, yazdıkça yazasım geliyor. Umarım buraya kadar çok sıkılmadan gelebilmişsinizdir. Daha sonra yazacaklarımı okurken “Lan bu herif de kim?” diye sormayın istedim.

Ecinni Tayfası ne demek? Babannemin annesi ilk radyoyu gördüğünde “Bunun içinde ecinni tayfası var.” demiş. Bu lafı ilk duyduğum andan beri unutmam. Ne zaman yeni bir teknoloji görsem, kafamın içinde bu cümle canlanır.

İşim son teknolojiyi takip etmek olsa da, her zaman yeniliklere mesafeli olan ve teknolojiyi çok da sevmeyen bir insanım. Burada da teknoloji denilen şeyin ne kadar gerekli olduğunu, hayatımızı ne kadar değiştirdiğini ve değiştireceğini sorgularken, aynı zamanda da yaşanan gelişmeleri de yorumlamaya çalışacağım.

Umarım yazılarımı okumak hoşunuza gider, çünkü yazıdığım her yazı benim çok hoşuma gidiyor. Bundan sonraki yazılarımın, ilk yazım olan bunun ki kadar sıkıcı olmayacağını temenni eder, en yakın zamanda sizlerle yeniden buluşmayı dilerim.

Tayfaya hoş geldiniz.

Selen için...